Uncategorized

CHP: “Çocuklara yönelik şiddet nasıl orantılı olarak tarif edilebilmektedir?”

Posted on

Hapiste Çocuk

09.05.2016 – Bianet

Tanrıkulu: Çocuklara Yönelik Şiddet Nasıl “Orantılı” Diye Tarif Edilebilir?

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu cezaevlerinde çocuklara yönelik işkence ve kötü muamele için soru önergesi verdi.

cezaevinde-bin-686-cocuk-mahkum

İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu cezaevlerinde çocuk mahpuslara yönelik fiziksel ve psikolojik istismar iddiaları için soru önergesi verdi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın cevaplaması istemiyle verilen önergede Şırnak, Adana, Sincan ve Urfa başta olmak üzere birçok cezaevinin adının geçtiği çocukların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları, darp edildikleri ve gerekli tıbbi müdahalenin yapılmasında zafiyet gösterildiği iddiaları üzerine ne yapıldığı soruldu.

TIKLAYIN – VAN CEZAEVİNDEKİ ŞİDDETİ ÇOCUKLAR DA ANLATTI

“Halen Sincan Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan Muhammet K. İsimli çocuğun buraya nakledilmeden önce günde 23 saat olmak üzere 27 gün boyunca Şanlıurfa Ceza İnfaz Kurumunda hücrede tutulduğu iddia edilmektedir.

“Bir başka önemli iddia ise, Sincan Çocuk ve Gençlik Ceza İnfaz Kurumu’nda 23 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen koğuş kavgası nedeniyle çocuklara şiddet uygulandığı, cezaevi…

View original post 280 kelime daha

Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı: çocukların %65’i hapishaneye geri dönüyor!

Posted on

Hapiste Çocuk

02.05.2016 / Gerçek Gündem

Çocuk ceza hakiminden şok rakamlar

İzmir Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Altıtaş, geçen yıl cezaevine giren çocuk sayısının 6 bin olduğunu, yüzde 65’inin yeniden suç işleyerek cezaevine döndüğünü söyledi. (İzmir DİHA)

510– Türkiye’de cezaevine giren çocuk sayısı geçen yıl 6 bine ulaştı.

2009 yılında bu rakamın binleri bulmadığını belirten İzmir Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Altıtaş, çocukların yüzde 65’inin yeniden suç işleyerek cezaevine döndüğünü söyledi.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin konuğu olan Altıtaş, bu 6 bin kişinin, cezaları kesinleşen çocuklar olduğunu ve onların tutuklanmasının son derece sınırlı şartlara bağlı olduğunu vurguladı.

Altıtaş, “Karşımıza dosya olarak gelen çocuk kısmen kaybedilmiştir. Cezaevine giren çocuk ise kaybolmuştur. 2009 yılında cezaevinde kalan çocuk sayısı binleri bulmazken, geçen yıl cezaevine giren çocuk sayısı 6 binlere ulaşmıştır. 15 yaşını aşmamış bir çocuğu, üst haddi 5 yılı geçmemiş bir suçtan dolayı tutuklayamazsınız. Ama 6 bin kişinin birçoğu cezaları kesinleşen çocuklardır. Çocukları…

View original post 238 kelime daha

Adalet Bakanlığı’ndan açıklama bekliyoruz!

Posted on

Hapiste Çocuk

Adalet Bakanlığı’ndan açıklama bekliyoruz! 

1 Ocak 2016 tarihi itibariyle Çocuk Mahpusların Mektupları Ücretsiz olsun talebi ile bir eylem başlatılmıştı.

Kampanyaya erişim için tıklayınız

Bu eylemin ardından, Adalet Bakanlığı’na yapılan bilgi edinme başvurusunda da bu talebe ilişkin bir çalışmanın varlığı ifade edilmişti; 

ptt-bilgi-edinme

Bu bilginin paylaşılmış olmasına rağmen Adalet Bakanlığı tarafından hapishanelere herhangi bir yazılı talimat gönderilmediği tespit edilmiştir. Bu konuda Adalet Bakanlığı’nın açıklama yapmasını bekliyoruz.

Sizden, açıklama yapılmasına yönelik talebimizi yaygınlaştırmanızı rica ediyoruz.

View original post

CİSST/TCPS Basın Duyurusu 5

Posted on

İnsan Hakları Başvurularımız ve Sonuçlarına Dair Bir Örnek;
Giresun İl İnsan Hakları Kurulu’ndan “Hak İhlali” Kararı

Giresun İl İnsan Hakları Kurulu, yüzde 48 engelli, abisi ve babası da hapiste olan ve üçü ayrı ayrı hapishanelerde tutulan, kalp ve şeker hastası annesinin yol nedeniyle kendilerini ziyaret edemediği bir mahpusa ilişkin başvurumuzda “tutuklu ve hükümlü hakkı kapsamında HAK İHLALİ olduğuna oy çokluğuyla” karar verdi (Karşı oy kullananlar yani “hak ihlali yoktur” diyenler: Kurul Başkanı Vali Yardımcısı, Ak Parti Temsilcisi, Giresun Belediyesi Temsilcisi, Türk Ocakları Temsilcisi). Mahpus, belki de artık abisi ile aynı hapishaneye sevk olabilecek…

12998596_1702594879988815_9074616394726572527_n13048090_1702552219993081_4328574939082476108_o

Ortak Açıklama: Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz — Hapiste Çocuk

Posted on

Poyraz Ali Şahsında, Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz. Türkiye’de, annesi hakkında hapis hükmü verilen 0-6 yaş çocuklar için 3 gelecek söz konusudur. Dışarıda kendisine bakacak yakınları varsa onların yanında kalabilir, kendilerine bakacak kimse yoksa hapishanede anneleriyle tutulabilir veya “devlet korumasında” olan çocuk yuvasına yerleştirilebilirler. Anneler, dışarıda bakacak … Continue reading Ortak Açıklama: Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz

Ortak Açıklama: Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz — Hapiste Çocuk

Çocuk Cezaevleri Hakkında Araştırma Önergesi Verildi

Posted on

Featured Image -- 680Siirt Milletvekili Besime Konca bugün verdiği araştırma önergesinde “Çocuk Cezaevlerinin kapatılmasına dair usul ve esasların tespit edilip gerekli çalışmaların yapılması ve başta nitelikli cinsel istismar olmak üzere cezaevlerinde çocuk tutuklu ve hükümlülerin maruz kaldığı işkence ve kötü muamelenin tüm boyutlarıyla araştırılarak mağduriyetlerin giderilmesini sağlamak amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması“nı talep etti.

Son dönemde giderek artan tutuklama tecritlerine ilişkin basın duyurusu

Posted on

Önce gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün sonrasında da akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy’un tutuklulukları sırasında tek kişilik hücrelerde izolasyona, tecride tabi tutma uygulamalarıyla karşılaştık ve yasal mevzuatta yeri olmayan bu uygulamaların yaygınlaşabileceği yönünde endişe duymaktayız.

Hücre uygulaması Türkiye’de üç biçimde görülmektedir. Türkiye’de ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü mahpuslar infaz sürelerinin tamamını hücrede geçirirler. Diğer mahpusların tek kişilik hücrelerde tutulması ise; mahpusa, hapishanelerdeki en ağır disiplin cezası olan hücre cezasının verilmesi ile mümkündür. Bu ceza için mahpusun firar girişiminde bulunması, yangın çıkarması, diğer mahpusları yaralaması ya da öldürmesi gibi fiilleri gerçekleştirmesi söz konusu olmalıdır (Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun – CİK, Madde 44). Bir diğer uygulama ise mahpusların “gözlem ve sınıflandırma merkezleri”nde 60 güne kadar bir süre gözetim altında tutulmasıdır. Ancak kanuna göre bu uygulama tutuklular değil sadece hükümlüler için öngörülmüştür (CİK, Madde 13; Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri Yönetmeliği, Madde 10).

Yukarıda sözü edilen üç “hücreye koyma” uygulamasını da hapse ilk getirilen kişinin tabi tutulacağı tecride dayanak yapabilmek mümkün değildir. Hakkında tutuklama kararı verilen kişinin, hapishaneye getirildiğinde tabi tutulacağı uygulama Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün (Buna yazı içinde sadece “Tüzük” diyeceğiz artık) 67. maddesinde anlatılmaktadır (Her ne kadar bu madde hükümlüler için geçerli olsa da Tüzük’ün 186. maddesi 67. maddeyi tutuklular için de uygulanabilecek maddeler arasında saymaktadır). Bu yasa maddesine göre tutuklular “kabul odası” verilen yerde en fazla üç gün tutulabilirler:

4-a) Kuruma gelen her hükümlü kabul odasına alınır. Bu süre içerisinde hükümlünün kuruma uyumuna yönelik yardım yapılarak, gerekli olan bilgiler sözlü ve yazılı olarak kendisine bildirilir. Kabul odasına alınan hükümlü burada en çok üç gün kalır,

5) Kabul odasındaki işlemler bitirildikten sonra hükümlü suç grubuna uygun  odaya yerleştirilir.

Türkiye’nin mevzuatına göre hapse getirilen her insan en fazla üç gün “kabul odası” denilen bir yerde tutulduktan sonra bir “odaya” yerleştirilmek zorundadır. Götürüleceği odada tek tutulma hali “kısıtlayıcı önlem” anlamına geleceğinden bunun olabilmesi de Tüzük’ün 185. maddesine bağlıdır:

MADDE 185 – (1) Tehlikeli hâlde bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın amacını veya tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek davranışlarda bulunan tutuklulara soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde hâkim veya mahkemesince aşağıdaki tedbirler uygulanabilir:

  1. a) Tutuklunun tek başına, sıkı bir rejim altında muhafaza edilmesi ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi,
  2. b) Belirli süre ile dışarıyla ilişkisinin, ziyaretçi kabulünün ve telefon görüşmelerinin kısıtlanması,
  3. c) Gerekiyorsa kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyici biçimde hazırlanmış özel bir odada barındırılması ve kaldığı odanın kamera ile izlenmesi,
  4. d) Saldırganlık göstermesi hâlinde belirli süreyle kelepçelenmesi veya hareketlerinin engellenmesi,
  5. e) Yüksek güvenlikli bir kuruma nakledilmesi.

Bu yasa maddeleri, gazeteciler ve akademisyenlerin maruz bırakıldığı tecridin ancak Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla ve bu karar da “Tehlikeli hâlde bulunan, delil karartma tehlikesi olan, soruşturmanın amacını veya tutukevinin güvenliğini tehlikeye düşüren veya suçun tekrarına olanak verecek davranışlarda bulunan” kişiler olarak kabul edilmeleri halinde uygulanabileceğini ortaya koymaktadır. Bunun haricinde gündeme gelebilecek uygulamalar hapishane idarelerine veya onlara talimat verebilecek daha üst mercilere işaret etmektedir.

Savcılık kararı olmadığı ve bu konu hakkında açıklanmayan, bilmediğimiz bir mevzuat bulunmadığı sürece bu tecrit uygulamaları yasal değildir.

Yasal Olsa Dahi Tecride Karşıyız

Hapishaneler başlı başına bir kapatılma alanıdır.  Tecrit anlamına gelecek her uygulama ceza içinde cezadır. Bu nedenle hücre cezalarına temelden karşıyız.  Mevcut uygulamaların hukuki dayanaktan yoksun olması ve tutukluların uzun dönemler tek kişilik hücrelerde tutulmasının olağan bir uygulama haline gelmesinden kaygı duyuyoruz.

Zira “hücreye koyma” uluslararası düzenlemelere göre; kanunen sıkıca belirlenmesi gereken, sınırlı hatta istisnai bir uygulamadır.  17 Aralık 2015’te güncellenen Birleşmiş Milletler Mahkumlara Uygulanacak Muameleye İlişkin Standart Asgari Kurallar, bir diğer adıyla Mandela Kuralları’na göre hücre cezası kişinin 22 saatini tek kişilik odalarda geçirmesidir ve en fazla 15 gün sürebilir. Belirsiz ya da tekrarlanan hücre cezası kaldırılmalıdır. Hücreye konan kişinin her gün fiziksel ve psikolojik değerlendirmeye tabi tutulması, bu değerlendirme sonucunda kişinin olumsuz etkilendiği gözlemlenirse hücre uygulamasından vazgeçilmesi gerekmektedir. Avrupa Cezaevi Kuralları da benzer kuralları öngörmektedir.

Türkiye mevzuatı, ağırlaştırılmış müebbet hapis, 20 güne uzayabilen hücre cezaları ve 60 günlük gözetleme süresi ile uluslararası kurallara aykırılık teşkil eden düzenlemelere sahiptir. Ancak bu yeni ve hukuki dayanağı olmayan tutuklulara tecrit uygulamasının sistematik ve sürekli hale gelmesi endişe vericidir.

Tutuklamanın istisnai bir uygulama olduğunu ve aksinin Türkiye’de yaşayan herkes için ağır hak ihlallerine sebep olduğunu tekrar hatırlatmak istiyoruz.

Türkiye’yi taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde, uluslararası standartlarda ve ulusal mevzuatta yer alan insan hakları hükümlerine uygun davranmaya çağırıyoruz. Tecrit bir insan hakkı ihlalidir ve tutuklama sonrasında yaşanan tecrit uygulamaları bir an önce sonlandırılmalıdır.

CİSST/TCPS

Hapishane Müdüründen mahpuslara: Devlet ‘asın’ dese asarım

Posted on

Evrensel’in haberine göre;

48281.jpg“Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevi İkinci Müdürü C.M’nin, siyasi tutukluları “Devlet, sizi asın dese, asarım”  şeklinde tehdit ettiği ileri sürüldü.

Aileleri ile görüşen mahpuslar, cezaevindeki hak ihlallerinin arttığını, bir aydan uzun süredir revire çıkarılmadıklarını, kelepçeli tedaviyi reddeden hasta mahpusların  polis ve doktorların işkencesiyle karşılaştıklarını söyledi. Yine keyfi olarak cezaevi müdürlerinin, kişisel eşyalarına el koyduğunu, yönetimin cezaevinde parayla aldıkları bazı eşyaları da aldığını iddia eden tutuklular, cezaevi müdürleri M.Ç, C.M. ve B. A’nın işkence talimatı verdiği, C.M’nin kendilerini, “Bana devlet, sizi asın dese, asarım” şeklinde tehdit ettiğini öne sürdü.”

Anayasa Mahkemesi’nden cezaevinde ölen mahpus kararı

Posted on

 Anayasa Mahkemesi, kanser hastası babası cezaevinde ölen kişinin müracaatına ilişkin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine” karar vererek, başvurucuya 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

56fd0854c03c0e31305286b7.jpeg

74 yaşındaki akciğer kanseri hastası A.K, hastalığı nedeniyle cezasının ertelenmesi talebinde bulundu. Talebi, Adli Tıp Kurumunca verilen rapor doğrultusunda reddedilen A.K, raporun verilmesinden yaklaşık 2 ay sonra cezaevinde hayatını kaybetti.

Mahpusun oğlu, hasta babasının cezaevinde ölmesi ve raporu veren Adli Tıp görevlileri hakkındaki soruşturmada, kovuşturmaya yer olmadığının kararlaştırılması nedeniyle yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağının ihlal edildiğini gerekçe göstererek Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvurucu, 50 bin lira manevi tazminat istedi.

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı hakkının ihlal edildiğine” karar vererek, müracaatçıya 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Anayasa Mahkemesinin kararında, A.K’ya cezaevine girmeden 5 ay önce kanser tanısı konduğu, mahpusun kemoterapi ve radyoterapi tedavisi görmeye başladığı ve bu durumun cezaevine girdiği tarihte idareye bildirildiği belirtildi.

Kararda, mahpusun hastalığının ciddi boyuta ulaştığı ve bu durumun zaman ilerledikçe daha da kötüye gittiğinin açık olduğu aktarılarak, cezaevi idaresine sunulan raporun da A.K’nın ciddi solunum sıkıntısı yaşadığını ortaya koyduğu ifade edildi.

A.K’nın ölmeden önceki son günlerinde günlük ihtiyaçlarını görmekte ne kadar zorlandığı, kendisine bu konuda cezaevi idaresince nasıl bir imkan tanındığı, destek sağlandığı ve ailesinden birinin kendisine refakat edip etmediği konusunda da bir bilgi bulunmadığı kaydedilen kararda, başvurucunun, babasının ailesinden ayrı, yalnız öldüğünden şikayet ettiği dikkate alındığında bu imkanın en azından yeterli şekilde kendisine tanınmadığı vurgulandı.

Mahpusun, kanser hastalığının tedavisi için sık aralıklarla bu konuda uzman hastanelere gönderildiği, ancak yatarak tedavi gördüğüne dair bir kayıt bulunmadığına işaret edilen kararda, “Dolayısıyla A.K’nın zamanının tamamını cezaevinde geçirmek durumunda kaldığı anlaşılmaktadır. A.K ile ilgilenen cezaevi yetkililerinin hayatının sonuna gelmiş bir hasta ile ilgilenebilecek uzmanlıklarının olup olmadığı veya kendisinin gerçek anlamda manevi, psikolojik veya sosyal destek alıp almadığı konusunda da bir bilgi bulunmamaktadır. Sonuç olarak, hastalığı ilerledikçe A.K’nın cezaevi ortamında kalmakta zorlanması kaçınılmazdır.

Haberin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Batman’da kapasite aşımı nedeniyle çocuklar sürgün ediliyor

Posted on

Hapiste Çocuk

25.03.2016 / Batman Haber

Çocuk Mahkumlara Sevk

Batman M Tipi Kapalı Cezaevinde kalan 4 çocuk mahkum, başka illerin cezaevlerine gönderildi.

Haber: Çocuk Mahkumlara Sevk

Batman cezaevinden 4 çocuk başka illere sevkedildi.

18 yaşın altında olan 4 çocuk mahkum, Batman Cezaevinden başka illere sevk edildi.

Tutuklu ve hükümlü yakınlarından aldığımız bilgilere göre, 375 kapasiteli olan ancak 500’e varan mahkum sayısı ile doluluk oranını aşan Batman M Tipi Kapalı cezaevinde hükümlülerin sevk işlemlerinin sürdüğü belirtildi.

Daha önce başta siyasi tutuklu ve hükümlüler olmak üzere zaman zaman mahkum sevklerinin yaşandığı Batman cezaevinde, bu kez çocuk mahkumlar sevk edilmeye başlandı.

Son iki ay içinde onlarca kadın hükümlünün başka illere sevk edildiği cezaevinde, adli vakalardan dolayı hüküm giyen 18 yaş altındaki çocuk mahkumlardan H.A. Malatya, H.K. Elazığ, A.D. Erzincan ve Y.E. ise Erzurum Cezaevlerine nakledildiler.

Çocuk tutuklu ve hükümlülerin sevklerinin devam edeceği öğrenildi. Batman Gazetesi

View original post